14 Aralık 2011 Çarşamba

The Skin I Live in

Tecavüz olaylarının artışı Pedro amcayı da etkilemiş olmalı ki tecavüz temalı bi film çekmesine sebebiyet vermiş (2011).İyiki de vermiş, aslolanın tecavüz eyleminden öte, hem tecavüz eden hemde tecavüz edilen olmanın haleti ruhiyesini bi karakter üzerinden anlatmayı ustalıkla başarmış. Banderas pyscho bi plastik cerrahı oynuyor, fevkaladenin fevkinde:).Pompalanmış erkeklik olgusuyla kendine erkeklik üzerinden kimlik yaratmaya çalışan bir gencin, tecavüzü erkekliğe giden bi basamak olarak görmesi ve bunu gerçekleştirme girişimiyle bu basamak erkekliğe giden yol olmaktan çıkıp kadınlığı anlamaya giden ters virajlar haline gelir.Artık hem özgürlüğü hem yeni kimliği adına mücadele vermesi gerekir (gerçek bi travma).Sadece anlık zevklerden ibaret hayatı bozulur, yerini ağrılı, sancılı yeni bi hayata bırakır.
         Filmin en geyik sahnesi: Motosiklet üzerinde 140 km hızla giden esas oğlan (aslolan dişi), dengesini kaybederek kısa bi uçuştan sonra kumların üzerine hafifçe hatta süzülerek iner ve sadece 3 kez yuvarlanır, burnu bile kanamaz.
         Uyarı: Önceleri cerrahın muhteşem intikamı karşısında büyüleniyoruz ama sonrasında kendine bi sevgili yaratması durumuyla yüzleşince yuuuuh! yazıklar olsun! v.b. İç ünlemlerimizle çalkalanıyoruz.
         Sözün Öz'ü: Sonuç aynıdır, Ataerkil dünyanın odağı kadın bacak arası olsa da dünyayı depreştirecek güç o değildir.
         Not: İzlenesi çok yüksek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder